İlk çocuğum daha 3 yaşında değildi. Hala tuvalet
eğitimi verememiştim çünkü her denediğimde hazır olmadığını anlıyordum. Kentsel
dönüşümde olan Kadıköy’deki evimize taşınmamıza yaklaşık 6 ay vardı. Bu sebeple
oğlum okula başlamamıştı.
Bir gün, ona bir kardeş geleceği haberini
aldık. Hiç hazır olmadığımız bu haber bizi çok şaşırtmıştı.. Yavaş yavaş 2. çocuk
fikri oluşuyordu fakat kafamızdaki bazı şeyleri hayata geçirdikten sonra
düşünecektik. Bu sebeple sevinmekle, şaşkınlık bir arada olmuştu.. Derken hamilelik sürecim
çok zorlaşmaya başladı.. Mide bulantılarım yüzünden oğlumun altını değiştirmek
tam bir işkence idi. Her saniye top gibi hareketli oyunlar oynamaya alışıktık
fakat ben sadece uyumak istiyordum. Bu sefer oğlumu da uyutmak zorunda kalıyordum
ve o da istemediği için ikimiz tarafından da zor zamanlar olmuştu. Bir yandan karnım
büyümeden taşınmamız gerekiyordu ve tabi oğlanı bebek doğmadan okula
başlatmalıydık. Bebek geldikten sonra okula başlarsa ‘bebek geldi, beni
istemiyorlar ve okula gönderiyorlar’ düşüncesi gelişebilir ve hayatı boyunca
psikolojik bir sorun olarak kalabilirdi. Bu düşünceler beni yiyip bitiriyor ve
nasıl olacağı konusunda türlü endişeler yaşıyordum. Bunların yüzde doksanı
kendi kafamda olup bitiyor oğluma ve eşime yansıtmamaya çalışıyordum. Bir
yandan da yeni bir bebek düşüncesi beni heyecanlandırıyordu.
Oğlumda olduğu gibi bu
bebekte de hamile olduğumu öğrendiğim an tüm aile eş dost kim varsa haber
vermiştik çünkü yapım gereği dilimde bakla ıslanmazdı. Daha 3 aylık olmadan
oğlum bile ‘anne kardeşim ne zaman doğacak? Hadi doğsun artık’ diye
sabırsızlanıyordu. Ben ise kah heyecanlanıyor kah türlü endişelerle nasıl
olabileceğini kestiremiyordum..
7. haftada bir doktor
kontrolüne gittiğimizde kalp atışını görmüştük. Daha sonra da grip olmam
sebebiyle kalp atışını duymamız epey gecikmişti.. Ama hiç duyamayacağımız
aklımıza gelmemişti..
12. haftada kalp sesini
duymak için doktora gidecektik. Bu süreçte mide bulantılarım fazlasıyla normale
dönmüş, endişelerim biraz azalmış, bebeği merak etmeye başlamıştım.
O gün sanırım ilk defa
heyecanlanmıştım. Doktorun yanına gittiğimizde ilk defa ultrason odasına girmek
için sabırsızlanıyordum. Masaya uzandım ve görüntüsü geldi. Artık bir kara
delik değil bebekti. Benim bebeğimdi. Birden bir sıcaklık gelmişti. Onu
görüyordum. Ama bir terslik vardı. Hiç hareket etmiyordu. Doktorun yüzünde
endişeli bir ifade vardı. Sonra en büyük sorunu farkettim. Ultrasondan gelen
ses sadece benim kalp sesiydi. Bebeğin kalp sesi yoktu! Umutsuzca doktorun
gözlerine baktım. Ama maalesef onun da gözlerinde aynı umutsuzluk vardı. Doktor
‘maalesef kalp sesi yok’ derken sesi titremişti. Ben anlamsızca bir doktora bir
eşime bakıyordum. Anlayamıyor, anlamak istemiyordum. Daha sonra doktor bize
açıklamalar yaptı. Bunun bir kromozom bozukluğu olduğunu benim yaptığım
hiçbirşeyle alakası olmadığını anlatıyordu. Ama söylediği hiçbirşeyi duymuyor,
onu ilk zamanlar istemediğim için kendimi saatlerce tokatlamak istiyordum. O da
yaşamak istememişti işte. Başka bir açıklaması yoktu.
Doktor anlatıyor ve
benim gözlerimden sessizce yaşlar dökülüyordu. Biran önce oradan çıkmak,
olabildiğince bağırmak, çağırmak, çığlık atarak ağlamak istiyordum.
Ogün günlerden
perşembeydi. Cumartesi kürtaj tarihi alarak doktordan çıktık. Fiziksel olarak
bana hiçbir belirtisi yoktu. Ama artık biliyordum; karnımda ölmüş bebeğim
vardı. Çok küçüktü ve gelmek istememişti.
Hastaneden çıkıp eve
giderken oğluma nasıl söyleyeceğimizi düşünüyordum. Ama tek düşüncem bu
değildi. Neden ölmüştü? Çok mu top oynamıştım? Bir kere sosis yemiştim? 1
sigara içmiştim. ‘Neden şimdi geliyor’ diye isyan etmiştim…. Sebepler arıyor ve
her seferinde kendimi suçluyordum… Kafamdaki düşünceler susmuyordu.. Ne
yapacağımı bilmiyordum. Biran önce gece olmasını ve yalnız kalabilmeyi
istiyordum..
Bu arada aile
büyüklerine ve en yakın arkadaşlara haber verilmişti. Herkes aynı şeyi
söylüyordu ‘üzülme’
O gece sonunda herkes
uyumuş ve yalnız kalabilmiştim. İstediğim kadar ağlayabilirdim.
İnanılmaz bir acıydı. Düşük yapmış kişileri
duyduğumda böyle birşey olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bu evlat kaybetmekti. Çocuğunu
kaybetmekti. Evet. Bu oydu. Maalesef…
Olamaz
olamaz olamazdı! Bebeğimi veremezdim. O benimdi.. Ama ölmüştü zaten..
Hıçkırıklarım boğazıma diziliyordu.. Yapacak
hiçbir şeyim yoktu.. Karnımda artık ölmüş bebeğim vardı.. Ölmüştü… Sabaha
kadar bu düşüncelerle kafamı yastığa bastırıp ağladım, ağladım, ağladım.. Güneş
doğduğunda bir gün daha bekleyemeyeceğimi anladım. Hemen kürtaj olmalıydım.
Sabah
hastaneye gittiğimizde hemen bitmesini
istedim. Farklı doktorlar tekrar muayene edecekti. İçimde hala bir umut vardı.
Belki doktorum yanlış bir şey yapmıştır. Belki bebeğim yaşıyordur diye boşa
umutlanıyordum. Tabi ki öyle birşey yoktu.
Bana
ilaç verip doğumu başlatmaya çalışıyorlardı. Ama bir türlü başlamıyordu. Ben
uykusuzluktan ve ağlamaktan harap olmuş halde etrafıma bakınıyor, hemşireler ne
derse sessizce yapıyordum. 4 saat sonunda hala bir hareket yoktu ve bebeğim
beni bırakmak istemiyor diye harap oluyordum..
2.
ilaçtan sonra sonunda doğum başladı ve beni kürtaj için ameliyathaneye aldılar.
Artık uyumak istiyordum ve uyandığımda herşey bitmeliydi. Ameliyathanede ‘lütfen
bayıltın beni’ diye yalvarıyordum.
Ogün
oğlumun doğumgünüydü. Uyandığımda tek aklımda olan buydu. ‘oğlumun doğum günü,
kardeşini soracak’ diye uyandım.
Herşey
bitmişti. Herkes için bitmişti. Artık hamile değildim..
Ertesi
gün herşey normale dönmüştü. Hayat akışında gidiyordu. Karşılaştığım herkes ‘cinsiyeti
belli oldu mu?’ diye soruyordu. ‘maalesef kaybettim bebeğimi’ diyordum.
Sonrasında hep aynı cevap: Amaaan üzülme. Bilmem kim de düşük yaptı. Bilmem ne
kadar zaman sonra yine hamile kaldı !! Herkesten
aynı cevabı alıyordum. Sonradan anladım ki bu sadece annenin sessizce yaşadığı
bir acı. Kimse karnında ölen bebeğinin acısını paylaşamıyordu. Çok nadir
görüyordum bundan bahseden anneleri. Hemen arkadan gelen cevaplar da aynıydı:
Üzülme..
Bir
süre sonra benim de verdiğim cevap aynı olmaya başladı: Doğmaması daha iyi
oldu..
Aslında buna inanıyorum.. Hayırlısı böyleymiş.
Allah’a şükür..
Acaba
kız mı erkek miydi? Terazi burcu olacaktı.. Kime benzeyecekti.. Gazı olacak
mıydı? Çok uykusuz kalacak mıydım?....... Ona
dair hiçbirşey yok..
Sadece
içimde yaşadığım buruk acı..
x
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder